Cinsel İlişki Sınırları ve İmam Nikahı. 71105. 24.09.2013. Selamünaleyküm Hocam. Eşlerin banyoda ilişkiye girmeleri günah mıdır? İyi bir şey olmaz diye düşünüyorum, ama eşimiz istediği zaman kesinlikle karşımı çıkmalıyız? Yoksa yapılabilir mi?
Handan’ın TEM ifadesinde aktardığına göre, Serdar isimli şahıs, çeşitli bahanelerle eve gelip kadınlarla cinsel ilişkiye girmek istiyordu. Kimi zaman Serdar’la evdeki kadınlar arasında kıyılan imam nikahları iki/üç hafta sürerken, Handan, Serdar’ın ısrarlı beraber olma/imam nikahı kıyma isteğini geri çeviriyordu.
İmamnikahı yapılınca ilişkiye girilebilir, günahı yoktur. Ama günümüzde uygun olanı resmi nikahla beraber yapılmasıdır. Resmi nikah devlet tarafindan belli olsun diye var asil olan imam nikahidir sahitler huzurunda analda imam nikahini bozar helalin olmaktan cikar. gone_with_the_wind | Cinsellik konusunda paylaştı.
Zonguldak'ta, 14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklu yargılanan 28 yaşındaki Gökhan A., 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Gökhan A., kendisini "İmam nikahı kıydıktan sonra ilişkiye girdik." sözleriyle savundu. DAVA AÇILDI, TUTUKLANDI
Osman T. (41) eşinden ayrıldıktan sonra, bir lokantada çarpışma bahanesiyle tanıştığı 17 yaşındaki S.S.Ç.’ye arkadaşlık teklif etti. Bir süre sonra da birlikte olduğu S.S.Ç’yi ailesinden istedi. Geçen yılın eylül ayında düğün yapıldı. Resmi nikahı olmayan çift imam nikahıyla birlikte yaşamaya başladı.
Nikahlanmadan önce kadın ve erkeğin beraberliği caiz değildir. Evlendikten sonra bu günahların affedileceği düşüncesi ise doğru değildir. Bundan sonra yapılacak şey samimi bir şekilde tövbe etmektir.Nikahsız cinsel birliktelik zinadır; tarafların evlenme niyetinde olmaları o günahı yok etmez.
PVLXpL. “Elhamdü lillâhi rabbil-âlemîne vas-salâtü ves-selâmü 'alâ Rasûlinâ Muhammedin ve 'alâ âlihî ve ashâbihî ecme'în. Ve ne'ûzü billâhi min şurûri enfüsinâ ve min seyyiâti a'mâlinâ. Ve neşhedü ellâ ilâhe illallâhü ve neşhedü enne Muhammeden 'abdühû ve Rasûlühü.''Allâhümmec'al hâzel-'akde meymûnen Jan 2020İçindekiler1 Imam nikahı duası ne zaman okunur?2 Imam nikahı kıyılırken hoca ne sorar?3 Imam nikahı kimin evinde yapılır?4 Imam nikahı şahitleri anne baba olur mu?5 Dini nikahta dua okumak şart mı?6 Dini nikah nasıl düşer?7 İmam nikahı kıyıldıktan sonra ayrı yatırılır mı?Imam nikahı duası ne zaman okunur?Nikah duası kısaca, dini evlenme merasiminden sonra okunan duadır. Nikah duası, din görevlisi tarafından Arapça olarak söyleniyor. Evlenecek çiftler bu duanın okunuşunu bilmiyorlarsa, din görevlisine nikahı kıyılırken hoca ne sorar?Mehir tespit edildikten sonra hoca oturacak ve iki şahidin huzurunda imam nikahını kıymaya başlayacak. Hoca önce kadına adını soracak, babasının adını soracak daha sonra hoca bu sefer erkeğe adını soracak, babasının adını nikahı kimin evinde yapılır?Dini nikahlar kızın evinde, gelin gideceği evde, camide, damadın evinde kıyılabilir. Nikahta esas olan şahitlerdir. Şahitler gizli kapaklı şahitlik nikahı şahitleri anne baba olur mu?Müslüman iki erkek veya Müslüman 2 kadının şahit olması gerekmektedir. Delilerin ve çocukların şahitlikleri kabul olmaz. Gelin ve damat eğer isterlerse yerlerine vekalet vererek nikahı geçekleştirebilirler. Nikahın duyurulması, nikah aileden ve akrabadan gizli tutulmaması nikahta dua okumak şart mı?Günümüzde 'İmam Nikâhı' ve 'Dini Nikâh' olarak adlandırılır. Dini nikâhı kıyacak kişinin ise bazı ayet, hadis ve duaları okuması gerekir. Bunun yanı sıra nikâh sözleşmesinden de bahsederek her iki tarafın olurunu nikah nasıl düşer?İslam dini her ne kadar boşanmaya karşı olsa da bazı durumlarda boşanmaya izin veriyor. İmam nikahlı bir çiftin boşanabilmesi için erkeğin üç defa "boş ol" demesi yeterlidir. Bunun dışında eşlerden birinin din değiştirmesi, resmi boşanmanın gerçekleşmesi durumunda da imam nikahı bozulmuş nikahı kıyıldıktan sonra ayrı yatırılır mı?Bir karı koca ne kadar zaman ayrı kalırlarsa kalsınlar nikahlarının kendiliğinden düşmesi de söz konusu olmaz. Ayrıca eşine dört ay veya daha fazla yaklaşmamaya yemin edip de îlâ yaklaşmamanın dışında uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak da nikaha zarar vermez.
Bir karı koca ne kadar zaman ayrı kalırlarsa kalsınlar nikahlarının kendiliğinden düşmesi de söz konusu olmaz. Ayrıca eşine dört ay veya daha fazla yaklaşmamaya yemin edip de îlâ yaklaşmamanın dışında uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak da nikaha zarar 11, 2022İçindekiler1 Eşlerin ayrı kalması günah mıdır?2 Erkek zina yaparsa nikah düşer mi?3 İmam nikahı resmi nikah yerine geçer mi?4 Nikah hangi hallerde bozulur?5 Bir erkek eşinden ne kadar ayrı kalırsa nikah düşer?6 Bir erkek eşinden kaç gün uzak kalabilir?7 Başkasıyla ilişkiye girmek imam nikahını bozar mı?Eşlerin ayrı kalması günah mıdır?“Bir erkek ve kadının nikahlı oldukları halde aynı evde ama farklı odalarda evliliği devam ettirmeleri caiz midir?” sorusuna Diyanet şu yanıtı verdi “Kadın ve erkeğin, aynı evde ayrı odalarda yaşamaları, İslam dini açısından evlilikle ulaşılması hedeflenen sevgi, meveddet ve rahmete dayalı ulvi gayelere zina yaparsa nikah düşer mi?Allah kulu adına kıskançtır. Günah olması ayrı şey, ancak zina eden kişinin nikahı bozulmaz."İmam nikahı resmi nikah yerine geçer mi?Fetva Kurulu, İslam'da nikâhın geçerli olabilmesi için îcâp, kabul ve iki şahidin bulunması gerektiğini, resmi nikâh kıyıldığında bu rükünlerin şartlarıyla birlikte yerine getirilmesi durumunda ayrıca imam nikâhını kıymaya gerek olmadığını hangi hallerde bozulur?Nikah, erkeğin eşine "boş ol" kelimesini kullanmasıyla, eşlerden birinin dinden çıkmasıyla ve mahkeme yoluyla boşanmakla düşer. Kurana göre boşanma usulünün ifade edildiği Talak Suresinde Allah şöyle buyurmaktadır “Ey Nebî! Kadınları boşayacağınızda onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de siz erkek eşinden ne kadar ayrı kalırsa nikah düşer?Bir karı koca ne kadar zaman ayrı kalırlarsa kalsınlar nikahlarının kendiliğinden düşmesi de söz konusu olmaz. Ayrıca eşine dört ay veya daha fazla yaklaşmamaya yemin edip de îlâ yaklaşmamanın dışında uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak da nikaha zarar erkek eşinden kaç gün uzak kalabilir?Hz. Hafsa da bu sürenin en fazla üç/dört ay olabileceğini belirtir. Bu olay üzerine Hz. Ömer, komutanlara evli erkeklerin en fazla cephede dört ay tutulmasını ve dört ayda bir izinli olarak evlerine gönderilmesi talimatını ilişkiye girmek imam nikahını bozar mı?Nihat Hatipoğlu, zinanın büyük günahlardan olduğunu hatırlatmak ile birlikte, evli kişilerin, bir başkası ile harama girmeleri sonucu, dini nikâhlarına bir zarar gelmeyeceği, yenilemek zorunda olmadıklarını söyledi.
Imam nikahı kıyılırken hoca ne sorar?İmam, evlenecek kişilerin, şahitlerin isimlerini, anne/baba isimlerini bir kağıda yazar. Kuran'dan ilgili ayet ve hadisler okur. Önce kadına, sonra erkeğe üçer defa "bu kadını/erkeği kabul ettin mi" diye sorar. Şahitlerin huzurunda bu nikahı nikahında hangi sureler okunur?“Elhamdü lillâhi rabbil-âlemîne vas-salâtü ves-selâmü 'alâ Rasûlinâ Muhammedin ve 'alâ âlihî ve ashâbihî ecme'în. Ve ne'ûzü billâhi min şurûri enfüsinâ ve min seyyiâti a'mâlinâ. Ve neşhedü ellâ ilâhe illallâhü ve neşhedü enne Muhammeden 'abdühû ve Rasûlühü.''Allâhümmec'al hâzel-'akde meymûnen nikahı kıyıldıktan sonra ayrı yatırılır mı?Bir karı koca ne kadar zaman ayrı kalırlarsa kalsınlar nikahlarının kendiliğinden düşmesi de söz konusu olmaz. Ayrıca eşine dört ay veya daha fazla yaklaşmamaya yemin edip de îlâ yaklaşmamanın dışında uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak da nikaha zarar nikah kıyılırken kimler olmalı?Aklı başında, Müslüman şahitler olmadan imam nikahı kıyılamaz. Müslüman iki erkek veya Müslüman 2 kadının şahit olması gerekmektedir. Delilerin ve çocukların şahitlikleri kabul olmaz. Gelin ve damat eğer isterlerse yerlerine vekalet vererek nikahı nikahta dua okumak şart mı?Resmi nikâh kıyılmadan önce bireyler şahitler ile bir araya gelerek Allah'ın huzurunda nikâhını kıydırır. … Dini nikâhı kıyacak kişinin ise bazı ayet, hadis ve duaları okuması gerekir. Bunun yanı sıra nikâh sözleşmesinden de bahsederek her iki tarafın olurunu nikahın hükmü nedir?Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. … Saim Yeprem, İslam dininde “dini nikahın” olmadığını belirterek, “Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kıyılan resmi nikah, İslam dininin de geçerli saydığı nikahtır” ayrı yaşamak günah mı?“Bir erkek ve kadının nikahlı oldukları halde aynı evde ama farklı odalarda evliliği devam ettirmeleri caiz midir?” sorusuna Diyanet şu yanıtı verdi “Kadın ve erkeğin, aynı evde ayrı odalarda yaşamaları, İslam dini açısından evlilikle ulaşılması hedeflenen sevgi, meveddet ve rahmete dayalı ulvi gayelere aykırıdır.
Öncelikle bu tip haberler medyanın şişirmesiyle oldukça çabuk bir şekilde toplumda yanlış anlaşılmakta ya da tam olarak anlaşılmamaktadır. Kuralımız açıktır Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeli olur. Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerine baktığımızda ise aslında yüce mahkemenin bu kararlarla bir doktrin oluşturduğunu görürüz. Şimdi “şeriat geliyor”, “İmam nikahının önü açıldı!” nidalarıyla medyanın pompaladığı Anayasa Mahkemesi’nin kararını 1; sebeplerini ve sonuçlarını inceleyip bir değerlendirme yapalım. BAŞVURUCUNUN TALEP SEBEPLERİ Öncelikle başvurucun taleplerini ve sebeplerini inceleyelim “Pasinler Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/47 esas sayılı iddianamesi ile müşteki sanık… hakkında 5237 sayılı TCK’nın 230/5. fıkrası uyarınca evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme suçunu işlediğinden bahisle sanık … hakkında, evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme ve kasten yaralamadan, sanık … hakkında da TCK 230/6. fıkrası uyarınca resmi evlenme işlemi olmadan evlenmek için dinsel tören yapmak suçundan bahisle haklarında kamu davası açıldığı anlaşılmıştır." Olayı tam bilmiyoruz ancak zannımca imam nikahlı olarak "birlikte yaşayan" kişilerden biri kadın ya da erkek diğerine şiddet uygulamış; olay karakolluk olmuş; sonra savcılık makamı bunların “imam nikahı yaptırdık” beyanlarını görmüş ve üzerine düşen görevi yaparak TCK göre talepte bulunmuştur. Sorun var mı? Hayır tabii ki yok. Başvurucu bundan sonra bence oldukça leziz bir sosyal eleştiri yapmaktadır. Buyrun " Şöyle ki; sanıklar “biz hep beraber oturduk birlikteliğimiz için dua ettik” dedikleri taktirde delil yetersizliğinden beraat kararı vermek gerekirken sanıkların “evet dini nikahımız kıyıldı” dediklerinde cezai müeyyide uygulanması aynı suçu işleyen sanıklar arasında eşitsizliğe sebep olacağı gibi, bu suçun oluştuğunun ispatının zor olduğu aşikardır." "Ayrıca, 1982 Anayasamızın kişilere tanımış olduğu özel hayatın gizliliği ve din ve vicdan hürriyeti hükümleri dikkate alındığında, bir bayan ve erkeğin birlikte GAYRİMEŞRU YAŞAMALARI SUÇ DEĞİLKEN dini nikah kıyarak birlikte yaşamalarının suç teşkil etmesi ayrıca kişilerin dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz hükmünün de ihlal ettiği anlaşılmaktadır." "Yine Türkiye Cumhuriyeti’nde ZİNA SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIŞ iken resmi nikah olmadan şahısların dini nikah kıymalarının suç teşkil etmesi yine 1982 Anayasamızın ilgili kanun hükümlerine aykırı olduğu açıktır." ANAYASA MAHKEMESİ İŞİN ESASINA GİRİYOR Şimdi yüce mahkeme işin esasına giriyor; dini inanç hürriyetiyle ilgili kısımları atlıyoruz o başka bir yazının içeriğini oluşturur ve toplumsal yaşantımızın gerçekliğiyle ilgili somut tespitlerine bakıyoruz. Mahkeme önce iptal ettiği maddelerin kanuna konulma nedenlerini ortaya koyuyor "İtiraz konusu kurallara ilişkin suçlarla korunmak istenen hukuki menfaat dikkate alındığında, anılan sınırlamanın amacının, evlilikle kurulan aile düzenini korumak olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de söz konusu suçlarla, resmî niteliği bulunmayan dolayısıyla da hukuki himaye sağlamayan evlenmenin dinsel törenini yapmak ve yaptırmak yasaklanarak, evlilik kurumunun bahşettiği haklardan eşlerin mahrum kalmamalarının sağlanmaya çalışıldığı görülmektedir." Mahkeme bu tespitinde tamamen haklıdır. İptal edilen hükümler ileride yazacağız okunduğunda açıkca görülecektir ki kanun koyucu ülkemizde yaygın olan imam nikahı müessesi sebebiyle genellikle kadın ve çocukların hak mahrumiyetini engellemek amacıyla onları zorlamayla evlendirmek amacına yönelmiştir. Mahkemenin bir diğer tespiti "Gerçekten de Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca, eşlerin evlilik bağından kaynaklanan haklarını ileri sürebilmeleri için kanunda belirtilen memur önünde resmi nikâh yaptırmaları zorunlu olup, aksi takdirde evlilik bağından kaynaklanan birçok HAKKA SAHİP OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. Başka bir ifadeyle, kişilerin resmî evlilik yaptırmamaları hâlinde maruz kalabilecekleri HUKUKİ YAPTIRIMLAR MEVCUT olup bunlar, kişilerin resmî evlilik yaptırmalarını sağlayabilecek elverişliliktedir. Dolayısıyla kişilerin dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırma fiillerini cezalandırmayı gerektirecek bir zorunluluk bulunmamaktadır." Burada mahkeme; resmi bir evlilik yaptırmanın zaten hukuk düzenince tanınmadığını; haliyle yaptırmayanların birçok menfaatten mesela dul aylığı yararlanamadığını ve bunun yeterince zorlayıcı olduğunu belirtip bir de buna ek olarak fiilin cezalandırmayı gerektirecek bir zorunluluğa sahip olmadığını belirtmiştir. Gerçekten de böyledir. Ancak bunla ilgili kanaatimizi sona saklamak istiyoruz. Devam edelim "Sadece evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırmanın suç olarak düzenlenmemesi, bu birlikteliği hukuk düzenince geçerli olarak kabul edilen bir niteliğe kavuşturmamakta ve evlenmenin dinsel töreninin yapılması evlilik birliğinin kurulmasını ve birlikten kaynaklanan hakların kullanılmasını SAĞLAMAMAKTADIR. " Burada mahkeme bir başarısızlığa değiniyor. Dinsel törenle evlenmenin suç olarak düzenlenmesinin istenilen sonuca ulaşmaya hizmet etmediğini belirtiyor. Şimdi mahkeme; gene toplumsal bir tespit daha yapıyor "Esasen, kişilerin herhangi bir dini tören veya nikâh olmaksızın FİİLEN BİRLİKTE YAŞAMALARI ve çocuk sahibi olmaları, özel hayata saygı gösterilmesi bağlamında hukuk düzenince suç olarak nitelendirilip cezalandırılmazken, kişilerin özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptırmalarının suç olarak düzenlenmesi, anılan ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ açıkça ortaya koymaktadır. " Mahkeme burada gerçeği anlatıyor. Diyor ki; toplumumuzda birlikte yaşamanın bir cezası yok; peki o zaman dinsel törenle birlikte yaşamanın neden cezası olsun? Haklı değil mi? Netice itibariyle iki yaşam tarzıda resmen tanınmayan yaşam tarzlarıdır. Eskiden olmayan yegane şey ise imam nikahı olmadan günümüz toplumunda artık birlikte yaşamanın normal görülmeye normalleşmeye başlamasıdır. İnsanların bir çoğu resmi evlilik yapmadan ve imam nikahı da yapmadan yıllarca birlikte yaşamakta; hatta bu birliktelikten çocukları olmaktadır. Bununla birlikte toplumumuzda “Bizim resmi bir nikaha ihtiyacımız yok” diyerek yaşayan; düzen karşıtı söylemlerde bulunan ancak imam nikahıyla pek de alakası olmayan kişiler de mevcuttur. Mahkeme son olarak imam’ların kurtarıyor "Diğer yandan, evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapan kimseler de sonuç itibariyle özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptıranlara yardım etmek amacıyla hareket ettiklerinden, bu kişilerin fiillerinin cezalandırılmasını öngören kural da yukarıda belirtilen aynı gerekçelerle ölçülülük ilkesini ihlal etmektedir." TCK’NIN İPTAL EDİLEN FIKRALARI Şimdi iptal edilen TCK maddelerine bakalım. 2 TCK "5 Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medeni nikah yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. 6 Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir." DEĞERLENDİRME Buradaki sorun resmi nikahın önünün açılması değildir. Zaten toplumumuzda imam nikahı yaptırmak isteyen yapmakta bu şekilde yaşamaktadır. Realiteyi gözden kaçırmamak gerekir. Burada çok farklı sorunlar vardır. Birincisi “Biz yasayı koyduk; şimdi bu toplumsal sorun kendiliğinden çözülecek!” tarzı şekilci bir yaklaşımdır. Ceza olmasına rağmen bu toplumsal sorun çözülebilmiştir? Hayır. Mahkemede zaten bunu ifade etmektedir İkincisi devletin politikalarındaki yalnışlıklardır. Eğer ki devlet ülkenin her yerinde egemen olduğunu düşünen uniter bir devlet olup; Anayasa’nın 2. Maddesine göre sosyal bir hukuk devletiyse eğer; zorlama çözemediği bu sorunu güvenceyle çözmelidir. Örneğin hepimizin malumu olduğu üzere iş hukuku ilkeleri sonradan ülkemizde egemen olup “işçi lehine yorum” ilkesi getirilerek işçiler lehine bir pozitif ayrımcılık uygulanmaya başlanmıştır. Maksat; zayıf durumdaki işçiyi işverene karşı korumaktır. Tabii bu birçok işçi tarafından işveren aleyhine istismar da edilen bir duruma gelmiştir. Ancak münferit olaylar genel amacı kirletmezler. Aynen bunun gibi resmi nikahsız ya da imam nikahlı yaşayan ya da yaşamak zorunda kalan kadın ve erkeğe de bu tarz bir pozitif ayrımcılık yaparak haklarının korunması sağlanabilir. Örneğin birlikte yaşadıkları sureyle ilgili tanıklar dinletilebilir; diğer takdiri delillere bakılabilir ve yeterli kanaat durumunda bu kişilerin mağduriyetleri giderebilir. Yani nasıl ki iş hukukunda işçi lehine yorum ilkesi geldiyse; burada da zayıf kişileri korumak için “Resmi nikahsız yaşayanlar lehine yorum ilkesi” gibi bir ilke getirebilir. Ancak devlet politikası gereği bu işi zorla ya da cezayla sağlamak istemektedir. Ancak diğer tarafta bu durumun mağduriyetini yaşayanlar vardır. Yani cezaya ve politikaya rağmen nikahsız ya da devletin tanımadığı bir nikahla yaşamak durumu oluşmakta ve arkasında devlet güvencesi olmadığından; bu durumu bilerek isteyenlerle, bilmeden yaşayanlar ya da töre, baskı gereği yaşamak zorunda alanların hakları verilmemektedir. Oysa sosyal devletin amacı bu olmamalıdır. Güçlü ve egemen bir devletin de amacı bu değildir. Amaç; resmi nikahı olmayan kişilerin mağduriyetini gidermemek için köşe-bucak kaçan bir sosyal politika değil; bu kişilerin de mağduriyetlerini gideren güçlü bir sosyal politikadır. Nasıl ki devlet; uyuşturucu madde kullanıcılarına ceza vermemek için gayret gösterip onları tibbi yardımla bu bataktan kurtarmak için AMATEM gibi teşkilatlar oluşturup; birçok tedavi sistemini –kişi sosyal güvenceye sahip olmasa dahi- ücretsiz olarak sunuyorsa ancak; ne yaparsa yapsın uyuşturucu kullanımına engel olamıyorsa; nikahsız yaşamak ya da dini nikahla yaşamakta ne yapılırsa yapılsın tam manasıyla engellenemeyeceğinden; devletin amacı bunun yaygınlaşmasının önüne geçmek ancak bundan dolayı doğan mağduriyetleri de gidermek olmalıdır. Ben medyanın pompalaması sebebiyle “Dini nikahın önünde hiçbir engel kalmadı”, “Şeriat geliyor ya da şeriatın ilk adımları atılıyor” iddiasını oldukça mesnetsiz bulmaktayım. Herkes işin siyasi yanıyla ilgilenmekte; ama maalesef kimse bu işten mağdur olan kişilerin haklarıyla ilgilenmemektedir. Örneğin son yaşanan Soma Madeni Faciası’nda imam nikahlı eşler ortada kalmıştır 3. Bu kişilerin mağduriyetleri şekilci yasalarla çözümlenemez. Bu mağduriyetleri ortadan kaldırmak “E o zaman resmi nikah yapılsaydı!” ya da “Resmi nikah yapmadıysa çeksin cezasını!” gibi manidar olmayan ve pek de vicdani olmayan hislerle de olmaz. Mağduriyet her ne olursa olsun giderilmelidir. Özetle; devlet tabii ki politika olarak resmi nikahı desteklemeli ve teşvik etmelidir. Ancak buna rağmen bu olayların olması kaçınılmaz olduğuna göre gerekli tedbirleri alarak bu insanlarımızın mağduriyetlerini de gidermeye çalışmalıdır. Aynen uyuşturucuyla savaşta kullandığı takdikleri kullanarak; aynen iş kanununda egemen ilkeler gibi ilkeler yaratarak… Anayasa Mahkemesi’nin kararını da kanaatimce oldukça yerindedir ve gereksiz ve işe çok da yaramamış iki kuraldan bizleri kurtarmıştır. Bununla birlikte zorlamayla bu toplumsal yaranın çözülmediğini; siyasi iradeye artık farklı yöntemler kullanması gerektiğini; mağduriyetleri gidermek için biraz daha çaba göstermesi gerektiğini açıkca ilan etmiştir. Şeklen bu işlerin yapılamayacağını ancak içerik olarak yapılabileceğini yasa koyucuya belirtmiştir. Neticede sosyal bir devletin amacı suçluları cezalandırmaktan evvel; suçun önüne geçmek, engelleyici tedbirler almak ancak bunları yapamadığında da mağduriyetleri engellemek olmalıdır.Bu köşe yazısı, sayın Av. Faruk ENES tarafından sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.
imam nikahı kıyıldıktan sonra ilişkiye girmek günahmı