Tutunamayanlar - Oğuz Atay “Tutunamayanlar”, romancılığın belirli kalıplar içinde yani roman kurgusunun ve yazım tekniğinin belirli kurallar bütünü ve kurgulanışına uygun olması gerektiğini sanan yazar ve eleştirmenlere eşsiz bir örnek, basit bir tabirle edebi bir - kapak- niteliğinde.
Anahtarkelimeler: Oğuz Atay, Türkiye’nin Ruhu, İnsan, Toplum, Devlet Abstract Oğuz Atay is one of theleadingwriters of theTurkish literature world. Despite his short life, he has influenced many writers and readers. Fort pense his reason, his writings have been the subject of numerous articles and writings. Systematic between writing, that
SitenizinTavsiyesi: Koçaklar. Koçaklar 1915-Çanakkale (O. Hasan Bıldırki)
75 yılında hocası Mustafa İnan ’ın hayatını Bir Bilim Adamının Romanı adlı eserini yazdı. Bu süreçte beyninde bir şeyler oluşmaya başladı. Ama bu oluşan şey onu asla yıldırmadı o, hep devam etti. Dili ve üslubu bazı kişiler tarafından anlaşılmaz ve zor bulundu. Fakat Atay, okuyucularını düşündürmeye zorladı.
İlk Roman: Tutunamayanlar. Atay, anlaşılamamaktan kaynaklanan bir yalnızlığın da dünyası olacak olan Tutunamayanlar'ı 1968 yılında yazmaya başlar. Eski model daktilosunun başında aylar boyu soluk almadan yazmayı sürdürdüğü , Türk edebiyatı için şaşırtıcı kurgu/biçim denemeleriyle dolu avangard bir romandır.
Oğuz Atay kimdir? Roman, öykü ve oyun yazarı olan Oğuz Atay ölümünün 41. yılında sevenleri tarafından anılıyor. Vatandaşlar da internette ünlü ismi araştırıyor ve kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Oğuz Atay kimdir, öldü mü, ne zaman öldü, ne iş yapıyordu, kaç yaşındaydı gibi sorulara yanıt aranıyor.
gh4f. Zarif ruhlu, romantik ve sanata yön veren kişiliğiyle hemen her duyguyu keskin cümleleriyle anlatabilecek kadar iyi bir yazardır. Edebiyatımıza katkılarıyla kitaplarının kütüphanemizde baş sıralarda yeri vardır. Çok yönlü bir aydın ve modernist bir yazar olarak Türk edebiyat tarihinin usta isimlerinden olan Atay, cumhuriyet dönemi insanlarının ruhsal ve düşünsel sorunlarıyla ilgilendi. Çünkü o dönemde insanlarda genel olarak bir tür bunalım ve kimlik arayışı hakimdi. [renkbox baslik="Tevfik Fikret Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="kahve" yenisekme="evet"][/renkbox] Haftalık Pazar Postası dergisinin redaksiyon ve tashih işleriyle ilgilendi. Romanları ve anlatım biçimi birçok kesimden övgü aldı. Makale ve söyleşilerine çeşitli dergilerde yer verildi. Yazarın hayatını, eserlerini ve hakkında az bilinenleri yazımızda bulabileceksiniz. Oğuz Atay Kimdir? Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar ve Korkuyu Beklerken gibi önemli eserlerin yazarı olan Oğuz Atay, Türk Edebiyatı’nın büyük isimlerinden biridir. Roman ve hikaye yazarıdır. Birçok yayınlanmış eseri ve ödülü bulunmaktadır. Yazdığı roman, eleştiri, kitap ve makalelerle edebiyatımızda iz bırakmış bir isimdir. Tutunamayanlar romanıyla post-modern tarzda eser veren ilk yazar Oğuz Atay’dır. 12 Ekim 1934’te İnebolu Kastamonu’da dünyaya geldi. Cumhuriyet Halk Partisi 6. ve 7. dönem Sinop, 8. dönem Kastamonu milletvekilliği yapan; aynı zamanda ağır ceza yargıcı olan Cemil Atay’ın oğludur. Annesi Fransız bir anne ve Türk babadan olma Muazzez Zeki Hanım, ilkokul öğretmenidir. Oğuz Atay’ın Hayatı İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlayan Oğuz Atay, 1939’da babası milletvekili seçilince ailesiyle Ankara’ya geldi. Burada Devrim İlkokulu’nda okula başladı. Ortaokul döneminde dünya edebiyatındaki ünlü isimlerin eserlerine merak saldı. Oscar Wilde, Stendhal, Cronin, Pitigrilli gibi ünlü yazarların romanlarını okudu. 1951 yılında Ankara Maarif Koleji’ni şu anki adıyla Ankara Koleji bitirdi. Aynı zamanda devlet olgunluk sınavını kazandı. Kolejden mezun olunca babasının “iyi bir meslek sahibi olması” ile ilgili yoğun baskıları üzerine İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ İnşaat Fakültesi Bölümü’nde eğitim hayatını sürdürdü. 1957’de buradan mezun oldu. Anayol Mühendislik Şirketi’nde altı ay mühendislik yaptı. Ferit Edgü, Demir Özlü, Hilmi Yavuz ve Onat Kutlar gibi isimlerle arkadaşlık yaptı. Eğitim yıllarında arkadaşlık ettiği Turhan Tükel sayesinde Marksizim’le tanıştı. Hegel, Lenin gibi isimlerin eserlerini okudu, aynı zamanda solcu çevreler edindi. 1957’nin Aralık ayında yedek subay olarak gittiği askerliğin ilk altı ayını İstanbul’da, kalanını Ankara’da tamamladı. Ankara’daki zamanını Pazar Postası dergisi çevresinde toplananlarla arkadaşlık ederek geçirdi. Turgut Uyar, Cemal Süreya, İlhan Berk ve Attila İlhan da arkadaşları arasındaydı. Ece Ayhan ve Korkut Boratav’ın evindeki toplantılarda bulundu. Cevat Çapan ve Vüs’at O. Bener ile sık sık görüşürdü. Mayıs 1959’da askerliğini bitirdi ve İstanbul’a döndü. 1959-1962 yılları arasında İstanbul’da Denizcilik Bankası İstanbul Şehir Hatları İşletmesinde çalıştı. 1962’de modacı Fikriye Fatma Gürbüz ile dünya evine girdi. Bu evliliğinden 1962’de Özge isimli bir çocuğu oldu. Daha sonra Kadıköy vapur iskelesinin inşaasında tamir ve kontrol elemanı olarak çalıştı. Bir süre sonra görevinden istifa etti. Üniversite mezuniyetinden üç yıl sonra İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Bölümü’nde şu anki Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda bir arkadaşıyla kurduğu inşaat şirketinin başındaydı. 1967’de eşinden ayrılınca şirketinin faaliyetini durdurdu ve babasıyla yaşamaya başladı. Sonra Beyoğlu civarında bir eve taşındı ve bu dönem hayatına Sevin Seydi girdi. 1971’den 1973 yılına kadar Meydan Larousse lugat ve ansiklopedisinde redaksiyon ve son okuma işlerini yürüttü. Hürriyet Gazetesi için yayımlanan Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi için 1973 yılında madde yazarlığı yaptı. 1974’te sanat muhabiri Pakize Kutlu ile ikinci evliliğini yaptı. Yazarlık Hayatı “Tutunamayanlar” yayımlanmadan önce TRT’nin 1970 Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü kazanmasıyla ün kazandı. Hep Dostoyevski’yi örnek aldı. Tutunamayanlar adlı ünlü eserini 1971-1972 yıllarında kaleme aldı. Ses getiren bu yapıtıyla Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri oldu. Bu eserinin yayınlanmasının ardından TRT Roman Ödülü’nü kazandı. Tutunamayanlar adlı roman, eleştirmen Berna Moran tarafından, “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olarak nitelendirildi. Eleştirmen Moran’a göre romandaki edebi yetkinlik, Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı seviyeye getirmiş, ona kazançlar sağlamıştır. Oğuz Atay’ın çok konuşulan eseri Tutunamayanlar’dan sonra “Tehlikeli Oyunlar” adlı ikinci romanını kaleme aldı. Bu eseri 1973’te yayınlandı. Yine aynı yıl yayınlanan “Oyunlarla Yaşayanlar” adlı eseri Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. 1975 yılında doçent unvanını almasıyla mesleğiyle ilgili olan “Topografya” adlı bir kitap yazdı. Aynı zamanda çeşitli dergi ile gazetelerde makale ve söyleşiler yazıyordu. Tüm hikayelerini “Korkuyu Beklerken” başlığı altında topladı. 1911-1967 yılları arasında yaşamış Prof. Mustafa İnan’ın hayatının konu alındığı “Bir Bilim Adamının Romanı”nı 1975 yılında yayımlandı. Yaşadığı dönemlerde hiçbir eseri ikinci baskısını yapamadı. Fakat ölümünden sonra kitapları en çok satanlar arasına girdi. Eserleri eleştiri, mizah ve ironi barındırmaktadır. Usta edebiyatçı, yazarlık döneminde sıkıntılı zamanlar geçirdi. 1976 yılında hastalandı. Oğuz Atay'ın Vefatı Yaşamının sonraki dönemlerinde roman, öykü ve oyun yazılarına devam eden Atay’ın beyninde bir tümör olduğu tespit edildi. Bir süre Londra’da tedavi oldu. Fakat tedaviden olumlu sonuç alınamadı. Onun önemli eseri “Türkiye’nin Ruhu” adlı projesi yarım kaldı. Tamamlayamadan, 13 Aralık 1977 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Öldüğü sırada Mecidiyeköy’deki arkadaşı Altay Gündüz’ün evindeki banyodaydı. Atay’ın uzun süre banyodan çıkmamasından şüphelenen arkadaşları öldüğünü fark etti. Cenazesi, Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı’nda, annesinin yanına defnedildi. Vefatının Ardından Usta yazarın vefatından sonra 1987’de Günlük, 1998’de ise Eylembilim adlı kitapları yayımlandı. Hayattayken ikinci baskısını dahi yapamayan kitapları ölümünden sonra yoğun bir ilgi görmeye başladı, defalarca basıldı. Yıldız Ecevit’in kaleme aldığı ve Oğuz Atay’ın hayatını konu olan Ben Buradayım adlı eser 2005 yılında yayımlandı. Ecevit, onun Atay’ın yaşamının üç evreye ayrılabileceğini söyledi Gençlik, evlilik ve yazarlık evreleri. Memleketi Kastamonu’nun Valiliği yazarın kendisi adına 2007 yılından bu yana Oğuz Atay Edebiyat Ödülleri vermektedir. Ölüm yıl dönümlerinde sevenleri tarafından anılmaktadır. 2008 yılında Korkuyu Beklerken adlı eseri Öteki Tiyatro tarafından tiyatro oyunu olarak sahnelendi. 2009’da ise Tehlikeli Oyunlar romanı Seyyar Sahne tarafından aynı isimle tiyatro oyununa uyarlandı. O zamanlar izleyiciyle buluşan oyun, günümüzde hala sahnelenmektedir. 2012’de Bir Bilim Adamının Romanı adlı biyografik eseri, Mustafa İnan ismiyle Te Sahne tarafından Bir Bilim Adamının Oyunu olarak sahnelendi. Oğuz Atay’ın edebi kişiliği ve eserleri ölümünden sonra aydın konulu tartışmaların başlıca kaynakları arasındaydı. Hayata veda ettikten sonra daha çok tanınan bu yazarın eserleri ölümünden sonra defalarca basıldı. Türk edebiyatına azımsanamayacak kadar fazla eserini miras bıraktı. Edebiyatımızda saygınlık kazanmış bu isim, ününü asırlar sonrasına dahi taşıyabilecek gibi görünüyor. Oğuz Atay’ın Yazdığı Kitaplar Yazarlık yaşamına geç başlayıp erken yaşta vefat etmesi nedeniyle çok fazla eseri bulunmamakta, buna rağmen en çok okunan yazarlar listesinde baş sıralarda yer almaktadır. Eserlerinde düş ve gerçeğin birbirine karışması ile kurgunun ana ilkelerine yer vermesi onu postmodernist bir roman yazarı kılar. Yıldız Ecevit, Atay’ın eserlerinde bilinç akımı tekniği aracılığıyla insan ilişkilerinin ve kişinin iç dünyasının gözler önüne serildiğine değinmiştir. Oğuz Atay’ın eserlerindeki topluma yönelik eleştirinin yoğunluğuna karşın, ana sorunsalın bireye yönelik olduğuna bir söyleminde yer vermiştir. Türkiye’de geniş bir okuyucu kitlesi tarafından severek okunan yazarın eserlerini araştırdık. 44 yıllık ömrüne sığdırdığı beş roman, bir öykü ve bir tiyatro oyunundan oluşan eserleri şu şekilde Tutunamayanlar Yayım yılı 1972’dir. UNESCO tarafından 20. yüzyıl Türk edebiyatının en seçkin eseri olarak kabul edilen bu roman, Oğuz Atay denince ilk akla gelen, onunla özdeşleşmiş bir kitaptır. Flemenkçe, Almanca ve The Disconnected adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir. Kitapta intihar eden Selim Işık’ın modern hayata neden tutunamadığı anlatılır. Yazar bu unutulmaz eserinde modern şehir yaşamında bireyin maruz kaldığı yalnızlığı, toplumdan kopuşlarını, klişeleşmiş düşüncelere ve toplumsal ahlaka yabancılaşan iç dünyasını kaleme alır. Bu roman toplumsal değişime ve aydınların tutumuna eleştiri getirmiştir. Burjuvaların küçük dünyasına ironiyle yaklaşan Atay, yenilikçi ve çağdaş batı romanının bazı yöntemlerinden ustalıkla faydalanmıştır. Yazıldığı döneme damgasını vurarak Türk edebiyatında yeni bir çağı başlatan bu eser, büyük tartışma konusu olmuştur. Ayrıca Atay’ın yaşamından izler taşıdığı için kısmen otobiyografik bir yapıt olarak da değerlendirilebilir. Tehlikeli Oyunlar 1973 yılında yayımlanmış bu eser, yazarın ikinci kitabıdır. Okuyucular tarafından çarpıcı, bir o kadar da sarsıcı olarak nitelendirilmiştir. Kitaptaki başkarakter Hikmet Benol’un bilinç-akışı yöntemiyle bir “tutunamayan” oluşu konu edilir. Buradaki Hikmet karakteri Tutunamayanlar romanındaki Selim Işık’ın karşıt halidir. Tiyatro oyunu olarak da sergilenmiştir. Kurgu içinde kurgu içermesiyle Türkiye’nin ilk post-modernist romanlarından biridir. Atay, bu önemli yapıtında William Shakespeare’in Hamlet, James Joyce’un Ulysses ve Nabokov’un Solgun Ateş eserlerinden ilham almıştır. Bir Bilim Adamının Romanı 1975’te Bilgi Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Biyografi-otobiyografi kitaplarının listesinde en iyilerde gösterilebilir. Bilim adamı Mustafa İnan’ın başarılarla dolu ve kısa süren hayat hikayesi anlatılır. Kendine özgü anlatım şekliyle kaleme aldığı bu eserinde kendi tutunamayan perspektifine uymuştur. Aydın bir bilim adamı yetiştirmenin önemine de değinilir. Korkuyu Beklerken 1975’te yayımlanan bu eseri 8 adet öyküsünü içerir. Bazılarına göre korku, güvensizlik, umutsuzluk, yalnızlık, dehşet, suç gibi olumsuz öğelerle donatılmış bir hikayeler toplamıdır. Psikolojik çözümlemelere yer vermiştir. Öykünün kahramanlarının tümünde yabancılaşma mevcuttur. Toplumsal baskıdan kurtulmaya çalışan çağdaş insanın özgürlük arayışı bu eserde gözlenir. Beyaz Mantolu Adam adlı hikaye kitapta ilk sıralarda yer almıştır. Kitapta; Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup, Demiryolu Hikayecileri, Bir Rüya adlı hikaye dizileri birbirini izler. Oğuz Atay yazdığı bu kitapların dışında “Beyaz Mantolu Adam” hikayesini kısa film olarak çekti. Fakat ne yazık ki film kayboldu. Ayrıca Yılmaz Güney’in filminin ilk üç dakikasının diyaloglarını yazdı. Oyunlarla Yaşayanlar 1975 yayım tarihli, Oğuz Atay’ın var ettiği tek tiyatro oyunudur. Hareketsizlikle devam ettirilen bir yaşamın kaçınılmaz sonu beceriksizlik ve gülünç duruma düşme kaygısından sürükleyici bir oyun ortaya çıkarılmış. Atay, diğer eserlerinde yaptığı gibi yine bir tutunamama öyküsünü ince bir hicivle işlemiştir. Yazar hayattayken bu oyunun sahnelenmesini çok istemiş fakat ne yazık ki ölümünden sonra izleyiciye sunulmuştur. Emekli tarih öğretmeni Coşkun ve ailesi etrafında gelişen olaylar konu edilir. Bu kısımdan sonra inceleyeceğimiz iki kitabı yazarın ölümünden sonra yayımlanmıştır. Günlük 1987’de yayımlanmış Günlük, Atay’ın 7 yıllık notlarının bir araya getirilmesinden oluşmuştur. Okurlarla içinde bulunduğu ruh halini paylaşan yazar, “Kimse dinlemiyorsa beni ya da istediğim gibi dinlemiyorsa günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar, sonunda bana bunu da yaptırdınız…” sözleriyle ilgi çekici bir giriş yapmıştır eserine. Eylembilim 1998 yılında yayımlanmıştır. Eser yarım kıymetli yazarımızın ölümü nedeniyle ne yazık ki yarım kalmıştır. Üniversitede akademisyenlik yapan Server Gözbudak kitapta başkahramandır. Bir döneme damga vuran sağ-sol davaları, doğrular ve yanlışlar kaleme alınmıştır. Yazar bu kitabında çekilen acıları kendine özgü inceliği ve dolaylı bir biçimde ustalıkla başarmıştır. İronilere sıkça rastlanır. Oğuz Atay’ın Kitaplarında Geçen Şiirleri Yazarın yazmış olduğu bir şiir bulunmamaktadır. Bazı romanlarında şiiri andıran kısa söylemlere yer vermiştir. Tutunamayanlar adlı romanında geçen bir dörtlüktür. Olric isimli şiirinden alınmış bir dörtlüktür. Yine Tutunamayanlar'da yer vermiştir. Hayatta her şeyin bir şekilde geçeceğine değinmiş. Aynı zamanda hiçbir şeyi kalıcı olmadığına vurgu yapmış. İnsanın dünyaya gözlerini açtığı an önemlidir. Fakat bu başkaları için bir anlam ifade etmeyebilir. Oğuz Atay’ın En Ünlü Sözleri Hemen hepimizin duygularına tercüman olan birbirinden güzel birkaç sözü sizlerle paylaştık. Aşk, özlem, yalnızlık gibi konuları her bir sözüne ustalıkla işlemiş yazar. Yalnızlığa alışmış ve öyle yaşamayı kabul etmiş birini sevgiye ve birilerinin varlığına alıştırmak ona yapılacak bir kötülük olur. Ya kal, ya da sevme demiş yazar. Hayatta bazen bazı şeylere geç kalırız. En güzeli yaşarken, henüz hayattayken, nefes alırken bir şeyleri yapmaktır. Sonrası için geç olabilir. Çünkü ölüm diye bir gerçek vardır. Bazen yaşanmışlıklardan çok sadece tanımış olmanın önemlidir. Basit gelebilir “Seni tanıdığıma çok sevindim.” cümlesi. Ama aslında çok şey hissettirir. Sevgiyi hak etmek için önce bir yürek gerekir. Hayatta son şansları bazen hep yanlış insanlara veririz. Halbuki sevgiyi hak edenler asıl sahipleridir son şansların… Duygularımız her zaman gerçekçi olmaz. Çoğu zaman nasılsın sorusuna hep iyiyim deriz, iyi olmasak bile. Fotoğraf çekilirken de öyle, gülmek istemesek bile hep gülümseriz. Oğuz Atay’ın Hakkında Az Bilinenler Yaşamı boyunca Cumhuriyet dönemi roman ve hikaye yazarlığı yapmıştır. Her yapıtında çarpıcı tarzıyla dikkat çekmeyi başaran Atay’ın hakkında az bilinenleri araştırdık. Kendisi küçük yaşlardayken dünyaya gelen kız kardeşini çok kıskanıyordu o zamanlar. Ona “bohça” adını takmıştı. Okulda sorulan kardeşini sevmeyen var mı sorusuna hep parmak kaldırırdı. Bir gün kardeşinin evden gideceğine inanıyordu. Oğuz Atay iyi bir espri anlayışına sahipti. Gençken karikatür çizmeye merak salmıştı. Sokakta gördüğü her şeyi karikatürize ederek adeta zekasını kanıtlıyordu. Yüksek bir ortalamayla liseyi bitiren Atay, Shakespeare’in Hırçın Kız adlı oyununda sahne aldı. O dönemler babası onun deyimiyle “adam gibi bir meslek sahibi” olması için kendisine baskı uyguluyor, her türlü aktivite ve yararlı şeyi gereksiz olarak görüyordu. Babasının zoruyla üniversitede okumak istemediği bir bölümü bitirdi. Sanata küçük yaşlardan beri ilgi duyuyor, Eşref Üren ve Turgut Zaim’den resim dersleri alıyordu. Ama babası Cemil Bey sanatla karın doymayacağını söylüyor, oğlunun hevesini kırıyordu. Bu durum için Eşref Üren Oğuz’a “Babana söyle sana köşe başında, işlek bir yerde bakkal dükkanı açsın. İyi para kazanırsın.” şeklinde bir cümle kurdu. Yazar Babama Mektup adlı eserinde duygularının romantik kısmını annesinden aldığını dile getirmiştir. Annesi ona babasının aksine hep hoşgörülü davranmış, her zaman yanında olmuştur. Aynı zamanda ilkokul öğretmeni de annesidir. Eserlerinde çevresindekileri hep ilham kaynağı olarak gören yazar, her karakterin içine bir parça kendisini de kattı. Tutunamayanlar adlı eserini eşi Sevin’e ve intihar eden arkadaşı Ural’ ithaf etti. Eşi onun bu jestine karşılık kitabın kapak tasarımını üstlendi. [renkbox baslik="Aziz Nesin Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="siyah" yenisekme="hayir"][/renkbox] Kitaptaki Selim Işık, Ural’ın ta kendisiydi. Neyin peşinden gitse, neye tutunmaya çalışsa hep yapayalnız kalıyordu. Eserlerinde en sevdiği yazarlar olan Dostoyevski ve Kafka’dan etkilendi. Tutunamayanlar kitabını ilk okuyan isim ise Vüs’at O. Bener oldu. Orhan Pamuk da kendisine hayrandı. Unutulmaz yazarın muzip yanına değinecek olursak onun ölüm anını anlatmak en doğrusu olacaktır. Öldüğü gün olan 13 Aralık gecesi dostlarının evinde birlikteydi. Banyoya gitti fakat uzun süre çıkmadı. Onu merak eden arkadaşlarına “Sevinmeyin, daha ölmedim.” diye cevap verdi. Fakat aradan dakikalar geçince banyoya giden arkadaşları, öldüğünü fark ettiler. Oğuz Atay’ın kendisine ait olan ve kaybolan günlüğü, Marmara Üniversitesi’nden bir öğrencinin çantasından çıktı.
12 Ekim 1934'de dünyaya gelen Oğuz Atay'ın pek bilinmeyen yönleri ile birlikte hayat hikayesini sizler için derledik. Eylül 23, 2021 395 kez okundu Okuma süresi 4dk, 15sn 12 Ekim 1934 İnebolu’da doğan Oğuz Atay, çocukluk yıllarında tiyatro ve resimle ilgilendi. İçe kapanık bir çocukluk dönemi geçiren Atay dış dünyada gördüğü her şeyi karikatürize etti. 57’ de Ankara’da askerliğini yaptığı sırada Vüsat O. Bener’le tanıştı. Pazar Postasında yazmaya başladı. Bu sayede; Turgut Uyar, İlhan Berk, Cemal Süreya, Ülkü Tamer ve Atilla İlhan gibi ünlü isimlerle tanıştı. İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirip Yıldız Teknik Üniversite’sinde öğretim üyesi olmuştur. 1961 yılında Fikriye Atay ile 6 yıllık bir evlilik yapmıştır, bu evlilikten bir de çocukları olmuştur. ❝İnsanları anlamak mı zordur, anlatmak mı? Kelimeler bazı anlamlara gelmeyebilir mi ? Peki ya sen Olric, hala orada mısın, yoksa sen de herkes gibi terk mi ettin bizi?❞ Ben, yaşarken unutulmuş biriyim…’ Oğuz Atay 1971 yılında ise hepimizin göz bebeği olan Tutunamayanları yazdı fakat şu anda gördüğü ilgiyi göremedi. Zaten kendisi de hep demez miydi Ben yaşarken unutulmuş biriyim..’ diye.. Uzun süre kitabı yayınlatamadı çünkü kimse basmak istemedi. Umutlarının toz duman olduğu bir sırada bir kapı açıldı. Hayati Asıl Yazıcı’nın Tutunamayanları basmak için aradığında Oğuz Atay, şaşırıp kaldı… Bu nasıl olur, ben kaç aydır basmak için uğraşıyorum ama kimse basmak istemiyor emin misiniz diye sordu, Atay. Ve tam tamına adet basıldı Tutunamayanlar. Aydın çevrelerde beğenilmese de TRT roman ödülüne layık görülmüştür. Türk Edebiyatı’nda Post modern tarzda yazılan ilk eser olarak kabul edildi. Bu eseri basmayan yayınevlerinin o anda ne düşündüklerini merak etmiyor değilim hani… Bu kadar basit gördükleri bir kitabın bu kadar çok ilgi görmesinden… Tutunamayanlar kitabını ne kadar çok sevsem de kendimi çoğu zaman Tehlikeli Oyunların başkahramanı Hikmet olarak görüyorum… Hangimiz görmüyoruzdur ki… ¨Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Önerilen YazıOğuz Atay’ın Tutunamayanlar Kitabından Alıntılar Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.” Oyunlarla Yaşayanlar eseri devlet tiyatrosunda sahnelendi. 75 yılında hocası Mustafa İnan’ın hayatını Bir Bilim Adamının Romanı adlı eserini yazdı. Bu süreçte beyninde bir şeyler oluşmaya başladı. Ama bu oluşan şey onu asla yıldırmadı o, hep devam etti. Dili ve üslubu bazı kişiler tarafından anlaşılmaz ve zor bulundu. Fakat Atay, okuyucularını düşündürmeye zorladı. Pakize Kutlu ile bir röportaj sırasında tanıştı ve âşık oldu ve evlendi bu evlilik 3 yıl sürdü. Önerilen YazıKorkuyu Beklerken, Oğuz Atay Yaşadığı şiddetli baş ağrılarının beraberinde o bir de GÜNLÜK tutmaya başladı. Madem artık Sevin yok, başka kimseyle de konuşmak istemediğime göre bu defter bu günlük kaydetsin beni; dert ortağım olsun benim, kimseye söylemeden içimde kaldı dediğim düşünceler, duyguları bu defter kaydetsin… Kimse dinlemiyorsa ya da kimse beni istediğim gibi dinlemiyorsa bu defter dinlesin beni…’ Dert ortağım dediği bu günlük kaybolmuş. Kaybolan bu GÜNLÜK Marmara Üniversitesi’nde bir öğrencinin çantasından çıkmıştır. Anlaşılmak’ 10 harften oluşan bu kelime neden bu kadar zor? İnsanların birbirlerini bu anlamama çabası niye? Birini anlamak, anlamaya çalışmak bu kadar mı zor gerçekten? Kelimeler gerçekten bazı anlamlara gelmiyor mu? Önerilen YazıOğuz Atay’ın Ölmeden Önceki Son Günü Canım insanlar, sonunda bana bunu da yaptınız.’ diyen Atay, bir parça anlaşılma umuduyla tüm insanlığa sesleniyor… Tıpkı Şükrü Erbaş’ın Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından’ sözü gibi… Hangimizin sesi duyuluyor, hangimizin sesine ses veriliyor ki… Kafasında gitgide büyüyen o şey beynini zapt etmeye başladı. Büyük projesi Türkiye’nin Ruhu yarım kaldı. Atay, 13 Aralık 1977’de hayatını kaybetti. Hayatı boyunca anlaşılmayı bekleyen yazarımızın son sözlerini bırakıyorum son olarak ❝Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin?❞ Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesini biliyor muydunuz? Düşüncelerinizi yorum atarak belirtebilirsiniz. Binbir Sözlük sitemize de bekliyoruz. Post Views 395 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
Oğuz Atay, 12 Ekim 1934’te Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğdu. Üç dönem Kastamonu milletvekilli yapmış olan ağır ceza hâkimi Cemil Atay’ın oğludur. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da görmüş, 1957 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmıştır. 1975 yılında doçent unvanını kazanan sanatçı eşitli dergi ve gazetelerde makale ve söyleşileri yayınlamış, 1971 yılında ise Tutunamayanlar ile edebiyat dünyasına girmiştir. 13 Aralık 1977’de, İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Oğuz Atay’ın Edebi Kişiliği Oğuz Atay, edebiyatımızda Postmodernizm akımının öncüsüdür. Roman, hikâye ve tiyatro türlerinde eserler kaleme almıştır. Eserleri birçok edebiyat eleştirmeni ve incelemecisi tarafından incelenen yazar, Türk edebiyatının en etkili isimlerinden biridir. Romanlarında toplumsal değerlerle çatışan, kent yaşamının kalabalığında yalnızlaşan ve yabancılaşan aydınların dramını alaycı bir tutumla anlatmıştır. Batılılaşma sürecinde yerleşik düzenin değer yargılarıyla, zevkleriyle, yaşama biçimiyle uzlaşamayan; topluma yabancılaşan bireylerin yaşamlarını, toplumdan kopuşlarını ve iç çelişkilerini dile getirirken eleştiri, mizah ve ironiden yararlanmıştır. Batılı modern roman tekniği ve farklı anlatım biçimleriyle dikkat çekmiştir. Eserlerinde iç konuşma, bilinç akışı ve hayal-gerçek çatışmasının iç içe olduğu karmaşık bir anlatım ortaya koymuştur. Klasik roman anlayışının anlatım tekniklerini yıkarak hem geleneksel roman anlayışıyla hem de insanı ezen toplumsal değerlerle alay etmiştir. Romanlarında toplumun içinde hep var olan ancak daha önce cesurca irdelenememiş karakterleri anlatmıştır. 1970’te yazdığı ilk romanı “Tutunamayanlar” ile Türk edebiyatında modern ve postmodern tarzda eser veren ilk yazarımız olmuştur. Yazar, kurgusu ve anlatım tekniği önceki romanlarımızdan çok farklı bu eseriyle aynı yıl TRT Roman Ödülü’nü almıştır. Tutunamayanlar’da insanları ezen, yozlaştıran toplumsal düzen ve bu düzenin sahte değerleriyle uyuşmayarak sanata sığınan Selim Işık’ın intiharla sonuçlanan hayat hikayesini ve Selim’in ölüm nedenini araştıran arkadaşı Turgut Özben’in ruhsal dünyasını anlatmıştır. Çağdaş Batı roman tekniğinden, iç konuşma, bilinç akışı gibi yöntemlerden yararlanarak yazdığı romanında küçük burjuva dünyasına ironiyle yaklaşmış ve hayata “tutunamayanlar”ın serüvenini yazmıştır. Koyu bir kötümserliğin hâkim olduğu eserde yazar, güçlü bir ironi ile mensup olduğu çevrenin de eleştirisini yapmıştır. “Tehlikeli Oyunlar” adlı romanında kurulu düzene ayak uyduramayan bir aydının içine düştüğü bunalım sonucunda intihar edişini anlatır. Romanın başkahramanı Hikmet’i ölüme götüren, oyun yazmak amacıyla yaşadığı hayal dünyasıyla gerçeği bağdaştıramayışıdır. Hikmet toplumdaki huzursuzluğun nedenlerini araştırırken karşısında bu huzursuzluğun kaynağı olan yöneticileri bulur. Roman düş ve gerçeğin birbirine karıştığı bir anlatım ve planla kurgulanmıştır. “Bir Bilim Adamının Romanı” adlı eseri biyografik roman tarzındadır. Yazar bu romanında ITÜ inşaat Fakültesinde hocası olan Prof. Dr. Mustafa İnan’ın hayatını, diğer bir ifadeyle bir halk çocuğunun uluslararası üne kavuşan bir bilim adamı oluşunun zorlu serüvenini toplumsal eleştiri bağlamında anlatmıştır. Oğuz Atay hikayeleri ile de dikkat çekmiş bir yazardır. Romanlarında hâkim olan karamsar hava hikâyelerinde de hissedilmiştir. Oğuz Atay’ın Eserleri Roman Tutunamayanlar Tehlikeli Oyunlar Bir Bilim Adamının Romanı Eylembilim Hikâye Korkuyu Beklerken Tiyatro Oyunlarla Yaşayanlar
Roman, oyun ve öykü yazarı olarak ön plana çıkan Oğuz Atay, 12 Ekim 1934'te Kastamonu İnebolu'da dünyaya geldi. 1951'de Ankara Maarif Kolejini, 1957'de de İTÜ İnşaat Fakültesini Atay, üniversite öğreniminden sonra İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesinin İnşaat Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1975'te doçent unvanını aldı. Öykü ve yazıları "Yeni Dergi" ve "Soyut"ta yayımlandı. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilerde makale ve söyleşileri yayımlandı. "Topografya" isminde bir de mesleki kitap yazdı. Oğuz Atay, kendisine ün kazandıran romanı olan "Tutunamayanlar"ı 1971-1972'de yayımladı. Bu romanıyla 1970 TRT Roman Ödülü'nü kazandı. "Tehlikeli Oyunlar" adlı ikinci önemli romanını da 1973'te yayımladı. Oğuz Atay, roman türünün yanında öykü türünde de önemli yapıtlara imza attı. Hikâyelerini "Korkuyu Beklerken" adı altında bir araya getirdi. Prof. Dr. Mustafa İnan'ın hayatını konu alan "Bir Bilim Adamının Romanı" eserini 1975'te yayımladı. 1973'te yayımlanan "Oyunlarla Yaşayanlar" ismindeki oyunu devlet tiyatrosunca sahnelendi. Beyninde çıkan tümör nedeniyle büyük bir proje olarak gördüğü "Türkiye'nin Ruhu"nu yazamayan Oğuz Atay, 13 Aralık 1977'de İstanbul'da hayatını kaybetti. Cenazesi, Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'na defnedildi. Oğuz Atay, öldükten sonra sanatı anlaşılan sanatçılar arasında yer alır. Ölümünden sonra eserleri büyük ilgi gördü ve defalarca kez basıldı. Yine önemli yapıtları arasında yer alan "Günlük" 1987'de; "Eylembilim" de 1998'de yayımlanır. "Korkuyu Beklerken" eseri 2008'de; "Tehlikeli Oyunlar" romanı 2009'da "Bir Bilim Adamının Romanı" eseri de 2012'de tiyatroya uyarlanarak sahneye alınır. Edebi Kişiliği Modernizmi esas alan sanatçılardan olan Oğuz Atay, postmodernizmin de edebiyatımızdaki öncülerindendir. Türk edebiyatında modern Batı romanı ve hikâyeleri tarzında en güzel eser veren yazarlar arasında yer alır. Eserlerinde toplum kurallarıyla çatışan aydınların iç dünyalarını ustalıkla kaleme alır. Modern insanın bunalımı, yalnızlığı, toplumun aksayan yönleri, burjuvazi görüşe ferdin başkaldırışı eserlerinde işlenen konular olarak öne çıkar. Yapıtlarında ele aldığı konuları ironi bir tarzla işler. Yapıtları ayrıca eleştiri ve mizah içerir. Postmodern bir anlayışla yazdığı "Tutunamayanlar" eseri ona büyük ün kazandırır. Bu romanda küçük burjuva düzenini ve Türk aydınının acıklı güldürüsünü işler. "Tutunamayanlar" aynı zamanda Türk edebiyatında ilk modernist roman örneğidir. Oğuz Atay bu romanla 1970'te TRT roman ödülünü kazanır. Bu romanda, modern şehir hayatı içinde topluma yabancılaşmış yalnız insanları, burjuva düzenine ayak uyduramayanları kaleme alır. "Tehlikeli Oyunlar", Tutunamayanlar'ın devamı niteliğindedir. Eserin başkahramanı olan "Hikmet" bir oyun yazarıdır. Hikmet, Gerçek ben'ine ulaşmak için kendisiyle hesaplaşır. Üniversitede hocası olan Mustafa İnan'ın hayatını "Bir Bilim Adamının Romanı" eserinde anlatır. Eser, biyografik roman özelliği taşır. Fakir bir ailenin çocuğu olan Mustafa İnan'ın uluslararası tanınan bir bilim adamı olmasına ve bütün zorluklara rağmen erdem ve ahlakından hiçbir şey kaybetmemesine dikkatleri çeker. Eser, aynı zamanda bilimsel konuların romana taşındığı bir ilki oluşturur. "Günlük" eserinde dünyadaki mevcut toplumla entelektüelleri ele alır. "Korkuyu Beklerken" öykü tarzında kaleme aldığı eseridir. Eserde psikolojik çözümlemelere ağırlık verir. Eserleri Roman Tutunamayanlar Tehlikeli Oyunlar Eylembilim Bir Bilim Adamının Romanı Öykü Korkuyu Beklerken OyunOyunlarla Yaşayanlar Ayrıca bakınız Öz Saf Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir Serbest Nazım ve Toplumcu Gerçekçi Şiir Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir Memleketçiler Birinci Yeni Garipçiler Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şairler Maviciler Hisarcılar İkinci Yeni Şiiri 1960 Sonrası İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir 1980 Sonrası Türk Şiiri Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Anlatmaya Bağlı Metinler Hikâye-Roman Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Göstermeye Bağlı Metinler Tiyatro Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öğretici Metinler Ayrıca bakınız
Oğuz Atay Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Özet Bilgi 1934-1977 Oğuz Atay Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Özet Bilgi 1934-1977Oğuz Atay’ın Edebi KişiliğiTutunamayanlar Romanı HakkındaBir Bilim Adamının Romanı HakkındaOğuz Atay Eserleriİnebolu’da doğdu. 1951’de Ankara Maarif Kolejini bitirdi. Yükseköğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinde yaptı. İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisinde şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi olarak bir süre çalıştı. Oğuz Atay, 1970’li yıllarda yazdığı eserleriyle Türk edebiyatında modernist roman ve öykünün öncülerinden oldu. Roman ve hikayeden başka tiyatro ve günlük türünde de eser verdi. Daha çok, toplumcu gerçekçiliğin hâkim olduğu bir dönemde bu çizginin dışına çıkarak modernizm çizgisinde farklı biçim, teknik ve içerikte eserler yazdı. Kendisi de akademisyen bir aydın olan yazar, eserlerinde yaşadığı toplumun ve düzenin yerleşik kurallarına uyum sağlayamayan, bunlarla çelişen ve sonuçta tutunamayıp yenilen aydın kişileri konu edindi. Oğuz Atay; bu kişilerin iç dünyalarını, iç çatışmalarını derinlemesine yansıttığı eserlerinde ironiyi güçlü bir eleştiri aracı olarak kullandı. Oğuz Atay’ın Edebi Kişiliği Postmodernizm anlayışının roman yazarı olarak öncülerindendir. Romanlarda çoğunlukla kimliğini arayışında olan dengesiz ve halktan kopuk aydınları ele almıştır. İroni, romanlarında kullandığı en önemli unsurdur. Romanlarında yerdiği kaygısız, sıradan, aydın insanların ideallerini, hayallerini sembolleştirmiştir. Kendi döneminde çıkarılan ideolojik romanlar Oğuz Atay için küçümsenecek türden kitaplardır. İdeoloji kendisine göre üst tabaka aydınlarının kendilerini ördükleri kara korkunç duvarlardır. Oğuz Atay kendisinin yaşarken unutulduğunu düşünmektedir, gerçekten de öldükten sonra değeri bilinen sanatçılardan biridir. Yazar özellikle Tutunamayanlar adlı romanında bu özelliklerin yanı sıra modern romana özgü iç çözümleme, iç konuşma, bilinç akışı, geriye dönüş gibi teknikleri de kullanmıştır. Tutunamayanlar Romanı Hakkında Tutunamayanlar adlı romanında yazar; yaşadığı toplumla uyuşamayan, onun yapay dünyasıyla çelişen ve bu yüzden hayata tutunamayan insanları konu edinmiştir. İç konuşma ve bilinç akışı gibi modernizm akımında romana özgü anlatım tekniklerini kullanmıştır. Bir Bilim Adamının Romanı Hakkında Türk romanı, günümüz Türk toplumunun çeşitli katmanlarından bölümler vermeyi denemesine rağmen, çok önemli bir çevreye, özellikle bilim adamları çevresine yeterince değinmemiştir. Oğuz Atay ise Bir Bilim Adamının Romanı adlı eseriyle bu noktayı doldurmak maksadıyla ilk adımı atmış, Mustafa İnan’ın karakterinde sıradan çocuğu bilim adamı olana dek geçirdiği sıradışı serüveni, hem de bilim camiasının yaşantısını, kanıtlara dayanarak tüm yönleriyle ele almıştır. Oğuz Atay Eserleri Tutunamayanlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Tehlikeli Oyunlar roman; Korkuyu Beklerken hikâye, Oyunlarla Yaşayanlar tiyatro yazarın başlıca eserleridir. Musahipzade Celal 11. Sınıf Roman Ünitesi Değerlendirme Testi »
oğuz atay kimdir edebi kişiliği